25 Şubat 2015 Çarşamba

‘Bİ BAKIMA’ GÜZELSİNİZ…

Bakımlı olmak, genç kalmak ve güzelleşmek özellikle bayanlar için tarihi en eski arzulardandır. Hiçbir insan yoktur ki sonunda güzellik ve gençlik vadedilen bir konuya karşı kayıtsız kalabilsin.
Çok uzun yıllardır bu işin içinde olmamın ve elbette bayan olmamın tecrübesiyle iddia edebilirim ki “gençlik ve güzellik formülü” şeytan olsa, melek deyip bağrımıza basarız.
Şahsıma sorarsanız işinde çok çalışıp evinde tembel yaşamayı prensip edinmiş biri olarak, genç kalmayı her ne kadar arzulasam da, bakım yapmaya saatler ayırabilecek bir bünyeye sahip değilim fakat ;
Geçtiğimiz haftalarda Fransa’daydım, benimde SPA merkezimde kullandığım iyi bir markanın eğitimde. Ve kozmetik sektörünün bulunduğum noktadan göründüğünden çok daha dev bir canavar olduğunu farkettim.
Bir kere adamların üretim hanelerine girdiğinizde sanki orada bakım kremi ve losyonlar değilde, NASA uzay üssünde insanlığın yok oluşuna çare aradıklarına ve dahası, az sonra bulacaklarına dair bir his uyanıyor içinizde.
Ürünler, ender bulunan deniz yosunları, deniz aktifleri, vitaminler ve en değerli hammaddeleri olan SU, evet yanlış okumadınız su ile koca koca kazanlarda formüle edilerek, el değmeden o minicik kutulara dolduruluyor. Uzun süren araştırmalar, deneyler ve denekler üzerinde yapılan çalışmalardan sonra etkisi kanıtlanmış ürünler böylece piyasaya sunuluyor.
Bir kazandan, bir üretim sürecinde neredeyse yarım ton ürün elde edebildiklerini öğrendiğimde, bir Türk zihniyetiyle 125 ml’lık tüplerde satılan ürünlerin geliri ile ilgili küçük bir hesap yapmadım desem yalan olur.
Fakat, hakikaten taktire şayan bu profesyonel manzara karşısında sektörün büyüklüğünü ve önemini bir kere daha anlıyorsunuz.
Yaşlanma etkilerinden, ifade çizgilerine, selüloitten incelmeye ve hatta doğum lekenize kadar herşeyin çaresi o minicik ambalajların içinde gizli.
Bizim ülkemizde henüz kullanılmıyor olsada, haricen kullanılan ürünlerin yanında, kolojen üreten içilebilir kürler üretmişler. Düşünsenize her sabah bir tüp kolojen içiyorsunuz ve 10 gün sonra cildiniz yenilenmeye başlıyor. Gençlik iksiri gibi!!

Deyinmeden geçmek istemediğim bir konu ise, ürünlerin faydalı olması açısından, gittiğiniz merkezlerde aldığınız bakımları uygulayan estetisyenin eğitimli olmasının etkisi büyük. Çünkü her bakımın kendine göre uygulanış tekniği ve her cildin ihtiyacı olan ürün farklı. Bakımların içeriğine göre uygulanan masaj teknikleri bile farklı.
Cildinizde ihtiyaç olarak gözlemlediğiniz gereksinimleriniz olabilir ama iyi bir estetisyenin ellerindeyseniz, size önerdiklerine de mutlaka kulak verin derim.


Bana geri dönecek olursak, yüzümde bir nem maskesi ve saçımda onarıcı bakım kremi ile yazımı sonlandırırken, yarın cildimin ışıltısını soracak olanlara “doğal besleniyorum” demeyi planlıyorum…