Bakımlı olmak, genç kalmak ve güzelleşmek özellikle bayanlar
için tarihi en eski arzulardandır. Hiçbir insan yoktur ki sonunda güzellik ve
gençlik vadedilen bir konuya karşı kayıtsız kalabilsin.
Çok uzun yıllardır bu işin içinde olmamın ve elbette bayan
olmamın tecrübesiyle iddia edebilirim ki “gençlik ve güzellik formülü” şeytan
olsa, melek deyip bağrımıza basarız.
Şahsıma sorarsanız işinde çok çalışıp evinde tembel yaşamayı
prensip edinmiş biri olarak, genç kalmayı her ne kadar arzulasam da, bakım
yapmaya saatler ayırabilecek bir bünyeye sahip değilim fakat ;
Geçtiğimiz
haftalarda Fransa’daydım, benimde SPA merkezimde kullandığım iyi bir markanın
eğitimde. Ve kozmetik sektörünün bulunduğum noktadan göründüğünden çok daha dev
bir canavar olduğunu farkettim.
Bir kere
adamların üretim hanelerine girdiğinizde sanki orada bakım kremi ve losyonlar
değilde, NASA uzay üssünde insanlığın yok oluşuna çare aradıklarına ve dahası,
az sonra bulacaklarına dair bir his uyanıyor içinizde.
Ürünler, ender
bulunan deniz yosunları, deniz aktifleri, vitaminler ve en değerli hammaddeleri
olan SU, evet yanlış okumadınız su ile koca koca kazanlarda formüle edilerek,
el değmeden o minicik kutulara dolduruluyor. Uzun süren araştırmalar, deneyler
ve denekler üzerinde yapılan çalışmalardan sonra etkisi kanıtlanmış ürünler
böylece piyasaya sunuluyor.
Bir
kazandan, bir üretim sürecinde neredeyse yarım ton ürün elde edebildiklerini
öğrendiğimde, bir Türk zihniyetiyle 125 ml’lık tüplerde satılan ürünlerin
geliri ile ilgili küçük bir hesap yapmadım desem yalan olur.
Fakat,
hakikaten taktire şayan bu profesyonel manzara karşısında sektörün büyüklüğünü
ve önemini bir kere daha anlıyorsunuz.
Yaşlanma
etkilerinden, ifade çizgilerine, selüloitten incelmeye ve hatta doğum lekenize
kadar herşeyin çaresi o minicik ambalajların içinde gizli.
Bizim
ülkemizde henüz kullanılmıyor olsada, haricen kullanılan ürünlerin yanında,
kolojen üreten içilebilir kürler üretmişler. Düşünsenize her sabah bir tüp
kolojen içiyorsunuz ve 10 gün sonra cildiniz yenilenmeye başlıyor. Gençlik
iksiri gibi!!
Deyinmeden
geçmek istemediğim bir konu ise, ürünlerin faydalı olması açısından, gittiğiniz
merkezlerde aldığınız bakımları uygulayan estetisyenin eğitimli olmasının
etkisi büyük. Çünkü her bakımın kendine göre uygulanış tekniği ve her cildin
ihtiyacı olan ürün farklı. Bakımların içeriğine göre uygulanan masaj teknikleri
bile farklı.
Cildinizde
ihtiyaç olarak gözlemlediğiniz gereksinimleriniz olabilir ama iyi bir
estetisyenin ellerindeyseniz, size önerdiklerine de mutlaka kulak verin derim.
Bana geri
dönecek olursak, yüzümde bir nem maskesi ve saçımda onarıcı bakım kremi ile
yazımı sonlandırırken, yarın cildimin ışıltısını soracak olanlara “doğal
besleniyorum” demeyi planlıyorum…